Nazım’ın,Delikanlım şiirinde
“sen ki, ya bir köşe başında
kaşından kan sızarak
ya da bir devrimci gibi dar ağacında
can vereceksin." dediği gibi,
Deniz, Yusuf ve Hüseyin 6 Mayıs 1972’de darağacında ölümsüzleştiler.
12 Mart darbesini yapan emperyalizmin işbirlikçi maşaları, “sosyal gelişme ,iktisadi gelişmenin önüne geçti!” diyerek; tam bağımsızlığı savunan ,halkın emeğini gasp edenlere karşı ekmeği büyütmek ve eşitçe bölüşmek için yola çıkmış bu yiğit gençleri öldürdüler…
Sistem her sıkıştığında, onu kanla ayakta tutmaya çalışanların yaptığı gibi canavarlaştılar. Bir cadı avı başlatıldı ,pek çok aydın tutuklandı.68 Kuşağının gençlik önderleri de planlı bir biçimde yok edildiler: Sinanlar Nurhak’ta, Mahirler Kızıldere’de infaz edildi; Denizler 6 Mayıs’ta asıldılar.
“Cellat uyandı yatağında bir gece.
Tanrım, dedi .Ne zor bilmece:
Öldükçe çoğalıyor adamlar,
Bense tükenmekteyim öldürdükçe!..”
Cellatlarını hiç kimse hatırlamıyor bugün; ama, Onlar, daha sonra gelişen toplumsal muhalefetin”78 Kuşağı” nın idolleri oldular: Sinanlar, Ulaşlar, Mahirler ve Denizler on binlerce doğdu…
1960’lı yıllar, dünyada emperyalist işgallere, savaşlara karşı; gençliğin özgürlük, eşitlik, adalet ve bağımsızlık talepleriyle başkaldırdığı yıllar oldu. Küba, Vietnam, Latin Amerika başta olmak üzere, emperyalizme karşı gelişen bu dalga her yanı sardı.
Bizim ülkemizde de üniversite gençliği başta olmak üzere “Tam Bağımsızlık” şiarıyla antiemperyalist gösteriler, “6.Filo”ya karşı eylemler, yürüyüşler düzenlendi. Bu eylemleri örgütleyenler halkın ve gençliğin sempatisini kazanırken, sistemin tepkisini üzerine çekti.
Hepsi, bu yoksul halkın zeki çocuklarıydılar. Bütün eşitsizliklere rağmen en seçkin üniversiteleri kazanmışlar, büyük büyük kentlere okumaya gelmişlerdi. Yaşadıkları toplumun çelişkilerini kavramaları hiç de zor olmamış; bozuk düzene ve sömürüye karşı itirazlarını birleştirerek mücadeleye başlamışlardı.
Bu hareketlerin önünün alınması gerekiyordu! Bu ancak, Amerika yanlısı hükümetler ve darbeler eliyle yapılabilirdi.
Bugün, yakın tarihin de tanığı olan; emek, barış, eşitlik, özgürlük, kardeşlik ve demokrasi içinmücadele edenlerin tümü, o “Denizlerindalgaları”dır.
Deniz, “Ben 24 yaşındayken kendimi Türkiye’nin bağımsızlığına armağan etmekten onur duyuyorum.” diyerek gitti ölüme. O, Nazım’ın “Delikanlım” şiirini ve Rodrigo’ un İspanya İç Savaşı’nı anlatan “gitar konçertosu”nu çok severdi.
"Delikanlım,
iyi bak yıldızlara
onları belki bir daha göremezsin.
Belki bir daha
yıldızların ışığında kollarını
ufuklar gibi açıp geremezsin...”
Yüreklerimizden kopartılan papatya yaprakları gibi,
“Devrim olacak!.. Eşitlik olacak!.. Bağımsızlık olacak!..” diyorlar hala yıldızlarda herbiri.
Aşk olsun size çocuklar…
Aşk olsun!..